Son kullanma tarihi geçmiş gibi rafa kaldırıyorum bedenimi.
Balkonumda yetiştirdiğim çileklerle kendime kırmızı bir duvar örüyorum,
Aynı şeye inanalım diye yokluktan yeni bir din var ediyorum.
Gidecek yerim var sansınlar diye taksi durağında bekliyorum,
Evimde elektrik olmadığını unutup mutlu günler görmeye özeniyorum.
Yatak odamdaki tavan beni izledikçe Türkçe öğreniyor,
Koridorla aramdaki boşluğa gözlerini dikiyorum.
Bir anlık sakarlıkla kendi üstüme dökülüyorum.
Kanıma karışan acı bulaşıcı olduğundan tüm şehir benimle karantinaya giriyor.
Kendime kaç yaşındasın diye soruyorum,
Senin adını söylüyor.
Kendime pembe çoraplar örüp ayak izlerimi gizliyorum,
Geçmişim Amerikan askeri gibi durmadan benimle savaşıyor.
Ay ışığı tenimi beyaz bir gelinlik gibi sarıyor.
Sokak çocukları penceremden gözüken tek bulutu çalıyor,
Gövdeme satılık ilanı asıp yeni bir ruj alıyorum.
Bir gün doğal sarışın olabilmek için her gece limon yiyorum.
İstanbul Modern'de göğsümdeki yaraları sergiliyorum,
Milyonlar beni alkışlıyor.
Ne zaman kim olduğumu unutsam annemi taklit ediyorum.
Üzerimde 40 beden bir yalnızlıkla geziyorum,
Aynalar bile beni tanımıyor.
Belediye kurslarında kalbime siyah beyaz fotoğraf çekmeyi öğretiyorum,
İçimde çiçekler büyütüp tanesini on liradan satıyorum.
Yürüdüğün tüm yolları ezberleyebilmek için bacaklarım üçe bölünüyor.
Çocukluğum otostopla peşime takılıyor,
Her derdimi kendime anlatmaktan sesim kısılıyor.
Yaşlanmaktan korktuğum için 24 yaşımı evimin duvarına asıyorum.
Sende gördüğüm her eksiği tamamlamak için kalbimden veriyorum,
Yaramın sadeliğini komşular bile ayıplıyor.
Hayallerimi dondurup mahalle bakkalının dolabında saklıyorum,
Beni mutlu edecek ne varsa bir alt katında yaşıyorum.
Ocak 2024