Yazılarım E-postana gelsin.

Yaz E-Postanı!

10 Ekim 2016 Pazartesi

SOBE

Özlem Ekici

   Böyle öğrendik. İlk başta çizgi çizdik, daha sonra vurduk topa. Sonra bir baktık, geri geliyor top. Yanlışlık vardır diye düşündük ama yoktu. Her zaman bir engel koymuştuk aslında biz önümüze. Gözlerimizle hayal etmiştik, ellerimizle bu engelimizi oluşturmuştuk.
  
  Çok geç kalmadık aslında. Hayat ne halde olursa olsun, her zaman engellerimiz olacak. Nerede ve nasıl geldiğine önem vermeliyiz. Yoksa her seferinde çarptığı gibi gelir suratımıza çarpar, her zaman korkarız.

  Hayatımızı korkmadan geçirmek için, engelleri çizmek yerine, onların arkasını boşaltmaya çabalamalıyız. Ne kadar sert vurursak vuralım, mesafemiz ne kadar olursa olsun, her seferinde galip gelen biz olmalıyız.

  Sokaklarda yaşadık, küçüklüğümüzün en büyük zamanlarını o çimlerin üstünde ya da toprakların tozlarının içinde geçirdik.

  Çok sevimliydi, ayriyetten de çok mutluyduk. Sorun kendinize, o küçüklüğünüzde oynadığınız oyunların mutluluğu kaldı mı? 

  Cevabı için çok uğraşmayın, emin olun; kalmadı olacak. Tüm saflığımızı ve iyi niyetimizi o köşe başlarında, kaldırım üstlerinde bıraktık. 

  Hayat bize ne öğretmeye kalktıysa, her seferinde zorlanacağımıza o kadar inandırdık ki kendimizi, olmadan üzüldük, olduğunda perişan olduk. Anladığımızda ise çoktan geç kalmıştık; her zaman ki gibi. 

  Şartlandık, belki de programlandık. Büyüdük bu sırada. Farkında olmadan geçti gitti zaman. Dönüp baktığımızda, saklambaç oynadığımız günleri hatırlarız.

  O ağaca başımızı gömüp, kimseye fark ettirmeden insanlara bakarak saymayı hatırladık. Sevdiğimiz arkadaşlarımızı sobelemedik, sevmediklerimize hep kazık attık. 

 Ne oldu bilin bakalım?

  Dönüp dolaştı ve aynılarını bize yaşattılar. Hep arkamızı kollamak zorunda kaldık, “önüm arkam sağım solum” sobe demeden işe başlayamadık. 

  Büyüdük. Çabuk büyüdük. İnan olsun ki, büyümemeliydik.



Artık Facebook üzerinden de takip edebilirsiniz: buyrun buradan




27 Eylül 2016 Salı

Filmin Sonu Mu Başlangıcı Mı?

Özlem Ekici



-Kayıtta mıyız?
-Hayır.
-Başlıyorum..

   On yaşındayken günlüğümün ilk sayfasına şunları karalamışım; bugün babam okuduklarımı yaktı. Ben de ateşi kalem sayıp yazmaya başladım.
    İşte o günün üstünden tamı tamına dokuz yıl geçti bugün. Hala da ateşten kalemimle işliyorum defterime satır satır hayatı. Yazdım, yazdım, yazdım. Kafamdaki seslere inat yazdım, babama inat yazdım. Tükenmedi kalemimin mürekkepi. Mürekkep diye koydum acılarımı, işledim bembeyaz sayfalara, sayfaları kirlettim yaşanmışlıklarımla.

23 Eylül 2016 Cuma

Kalp ve Akıl

Özlem Ekici

Duymazdı kalbin önceden duyduğunu akıl.
Kalp; ilk uyanan, ilk işiten ve hissedendi.
Bu yüzden kalbin önünde aklın eğilişi.
Cennetten kovulmuşların da kaybedişi,
kalbe yüz çevirmelerindendi..
Değil mi kalp;
evirip çeviren, var eden, yok eden, tutuşan,
tutuşturan tüm duyguların kaynağıydı.

Kalp; şimdi kabuğunu kırıp,
inciye ulaşmaya aday bir istiridye olmanın telaşındaydı.
İki kalbin birbirine akma anının yaşadığı vakitte;
başka kalpler de uykusuzdu merakın göğsünde...
Bu yüzden bir tek geceler şahitti
meraklı aşıkların uykusuz gözlerine..






20 Eylül 2016 Salı

Biri Bana Sakin Desin

Özlem Ekici



Biri bana sakin desin ortalık fena karışık
Biri beni dinlesin
Anlasın biri beni
Biri gözlerime baksın
Ortalık fena karışık..

Ayın boynu bükük, neden?
Neden bulanık hep suyum?
Sevmiyor işte beni, biriniz de anlayın
Biriniz şarap getirin, yakarım yoksa ağaçları
Su serpin, tuz dökün, bakın her yerim kanıyor
Ne deseler kanıyorum, sahi ben aptal mıyım?
Bütün seyyar satıcılara yanaşasım geliyor
Yancı bir kederdeyim bütün imkanlarım sakat
Biri bana he desin
Hak versin biri bana
Hak versin geberiyorum
Biri tez şarap getirsin
Şirintepe parkındayım
Ağır ve ağrılıyım, inanmıyorsanız bakın

Babaa! Üşüyorum. Kimse farkımda değil
Birileri bir şey yapsın
Ateş yaksın, çay demlesin
Ne bileyim, bir şey işte
Biriniz de söyleyin lan, neden beni sevmiyor?

Hayata nakavt oldum, izahın tek tarifi tuş
Puştun biri miyim ne hiçbir şeyi haketmeyen
Veysel gelsin beni alsın Şirintepe parkındayım
Bira ve Cin ve Parlement ve yarısı yenmiş Biskrem
Gözlerim mi seğiriyor ben mi yanlış görüyorum?
Onu mu görüyorum hayal mi görüyorum?
Kalkıp gitmem lazım lakin kıçımı kaldıramıyorum
Baba! Beni uyutsana bir süre uyanmayayım
Anneme söylesene ekmeğime salça sürsün
Sen yalan söylemezsin hiç, söyle beni seviyor mu?
Baba! Bak ben çok ciddiyim ortalık fena karışık

Baba, bana 'oğlum' de 'hadi eve gidelim-Baba! Söylesene bana, beni neden sevmiyor?


                                                   
                                                                             -ALİ  LİDAR      











4 Eylül 2016 Pazar

Karanlığı Sorgulamak

Özlem Ekici

Kalbim karanlıktasın!
Olmadık sorular içinde boğulmaktasın!
Neyin eksikliğinde hangi ruhun yokluğundasın?

Ey kalbim, 
Var olmak için neyin idrakine muhtaçsın?

Karanlık yoklamasa seni, 
Rüyalar bölmese uykularını,
Uyanmak belki de nasip olmayacaktı bahtına!
Öyleyse gel ey kalbim,
Senle karanlığı sorgulayalım.







Özlem Ekici, Personal Blogger Templates | Blog aa

Levla'nın Not Defteri - Kişisel Blog | Bütün Hakları Saklıdır | Copyright © | 2016 - 2023