Sen şiir okumaya başlıyorsun dünya yıkılıyor,
Acelesi yokmuş gibi kuşların daha yavaş kanatları..
Belki de havada asılı duruyorlar iplerine bulutların
Kim bilir ?
Hasret bir yara değil bir yangındır sevgilim
Keşke bir çeşme olsa dayasam ağzımı sen aklıma gelince
Bir yağmur yağsa yahut.. içimin yangını sönse..
Kadın dediğin kibrit kutusundan evler yapar derdi annem
Yatağın cennet olacaksa çiçeklerinde onun eli nevresimlerin
Cehennem uykular uyursan ateşi yakan eller yine o.
Üç buğdayla üç ay geçer, hem iyi doyarsın, hem eksiği olmaz sofranın
Sonra, merak etmiş bulunurdum -
“anne” derdim “peki ya adam dediğin”
Annem alnını dayayıp ocağın yanındaki duvara
Önce babasını düşünürdü
- kolunu kanadını kırdığı günleri babasının
Sonra babamı düşünürdü
- kolunu kanadını kırdığı günleri babamın..
Sen şiir okuyorsun dünya yıkılıyor
Yenisini kuruyor şefkatli iki el…
Sen şiir okuyorsun,
herkes,
her şey..
iyileşiyor..
Annem, saçları ve benim kırılmış kalbim.
Şiir tadında olmuş. Ne güzel...Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSil<3 <3
YanıtlaSilthx u Mehmet bey :)
SilKaleminize sağlık.
YanıtlaSilKeşke, şiirler yüreğimize kök saldığı gibi biz de köklerimizi salabilsek insanlığa. Belki o zaman farklı insanlar gerçekten aynı dili konuşmaya başlar.
Bu yoruma teşekkür edip geçmek haksızlık olurdu. Öncelikle teşekkür ederek söz başlayacağım yine de. Neden şiirlerimizle insanlığa köklerimizi salmayalım ki, aslında bir noktadan bakıldığında bunu yapan şairler de var. Sanatın her dalı aslında farklı insanları aynı dili konuşması için bir araya getirmiyor mu? Sanat ve şiir yaşadıkça az da olsa farklı insanlar aynı dili konuşuyor aslında. Bu güzel yorum bana birkaç güzel fikir de verdi. Çok teşekkür ederim, ileride bir yazımın ana fikri olabilir bu söylediğiniz. Umutlu kalın efendim :)
Sil