Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba! Eskisi kadar yazmaz olduğumun farkındayım lakin bunun birkaç sebebi var, mazur görün beni. Yazmak ya da bir şeyler paylaşmak için çok fazla yorgun olduğumu hissediyorum. Blogları hala takip ediyorum, bazen eski yazdıklarımdan paylaşıyorum burada ama olmuyor. Kolumu kaldıracak güç ve isteği bulamıyorum, yazmak için. Eskisinden dada çok kitaplara sarılıyorum, bunun sebebi belki de insanların kitaplar kadar masum olamamasıdır. Şimdi bir yazar düşünün bir kitabı yazarken bazen kendi eksiklerini bazen kendinden bir parçayı bazen insanlarda hayal ettiklerini olanları ve olmayanları kullanıyor cümlelerinde ki ahengi bu sayede yakalıyor. Gerçek olamayacak kadar güzel, sahte olamayacak kadar olması gereken. Hayatımın aralarında ruhsal bir boşluk oluşuyor, atlatırken acı çekiyorum ama sonunda tekrar gelmek üzere içimden bir şeyleri alıp götürüyorlar. Bunun sebebi hiçbir zaman bir sevgili, arkadaş, aile olmadı.Sebep benim, bunları yaşamayı seçen benim.Yapacak bir şeyim de yok istemsizce yaptığım seçimler hayatım boyunca peşimde...
İnsan kendinden vazgeçmek için sebepler arar ve çoğu zaman olabildiğince çok sebep bulur. Ama asıl sorun şu ki, sorunları aramak yerine o sorunları yaşamamak için hayatındaki iyi ve kötü olan şeyleri adil bir şekilde kendi bünyende tart. Bu dünyada en büyük haksızlığı da en büyük adilliği(adalet) de insan yapar kendine. Hangisini kendine reva görüyorsan odur. Sadece bir duygu karmaşasındaydım ve yazı yazmak iyi geldiği için sizinle paylaşmak istedim. Dilediğiniz gibi fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Farklı fikirler, farklı bakış açıları kazanmamı sağlıyor ve bu benim hoşuma gider, buradaki çoğu insanın hoşuna gideceği gibi. Yazın, karalayın, paylaşın.
Özlem merhabalar. Öyle tanıdık ki anlattıkların. İnan bana öyle uzaklaştım ki kendimden tekrar kendimi bulmak git gide zorlaşıyor. Umarım ferah günler görürüz . “Eskisinden daha çok kitaplara sarılıyorum, bunun sebebi belki de insanların kitaplar kadar masum olmamasıdır .” Tam anlamıyla ben bu. Seninle dertleşmek isterim. Sen yazmayı bırakma yayınlamasan bile. Görüşmek üzere dostum.
YanıtlaSilMerhabalar, hoş geldin. Sana yazacağım en kısa sürede. Kendine iyi bak, görüşmek üzere :)
Sil"İnsan kendinden vazgeçmek için sebepler arar ve çoğu zaman olabildiğince çok sebep bulur."
YanıtlaSilUmutsuzluk, vazgeçiş kolay; insanlara inanmaya devam etmek oldukça zordur. Çok fazla "Neden?" dolar içine. En çok da insan kendini ikna etmeye çalışır, kendiyle yüzleşmenin sancısını taşır yüreğinde.
Senin yüreğinin bu savaşta gazi olsa da mağlup olmayacağını düşünüyorum Özlem. ;)
Kendimi toparlıyorum gibi hissediyorum ancak görüyorum ki değişiyorum. Bu değişme kötü bir yönde değil sanırım; benim tabirimle biraz daha pişiyorum yazmak için, hayat için.
SilElbette gazilik var ama önemli olan yaraların iyileşebilir olduğunu unutmamakta. İyileşir yaralarım ve ben yine yazarım, dediğiniz gibi kendimle yüzleşmek ve ben bunu yazarken yapabiliyorum. Sevgilerimle Zafer bey :)
İnsanlar kitaplar kadar masum olmayabilir.Marifet, onlardan kaçmadan oldukları gibi kabul etmekte. Bunu ederken de kendinden çok şey kaybetmemekte.
YanıtlaSilİnsanlardan kaçmak kolay kendimden kaçabilsem demişti biri. Her gittiğimiz yere kendimizi götürdüğümüz için kaçış gerçekleşmiyor aslında. O yüzden kendimizle yüzleşip eksileri artıları tartabilmeli insan. Yazamadığınız zamanlar olabilir elbet. Ama yazmaktan vazgeçtiğiniz zamanlar olmasın yeterki. Yüreğimizde de kara bulutları atın. Geleceğe dair umut dolu olsun bakışınız. Sevgiyle kalın.:)
Hislerimi nasıl cümlelere dökeceğimi bilemiyorum ama dedikleriniz öyle doğru ki, kendimle yüzleşmemi bir kez daha sağladı. Çok teşekkür ederim, kucak dolusu sevgilerimle :)
SilDönem dönem herkesin içinde bulunduğu bir ruh hali senin kapını çalmış bu sefer. Kitaplara sığınmak güzeldir. Montaigne'nin kitaplar hakkında çok güzel bir alıntısı paylaşmak istiyorum hemen.
YanıtlaSil"Kanımca kitaplar, insanın hayat yolculuğunda yanına alabileceği en iyi besinlerdir. " Montaigne için kitaplar, sıkıntı veren, gevezelik eden, kurtulması zor insanlar gibi değildir. Çağırılmadıkları sürece gelmezler; insan canı hangisini çekiyorsa, onun kapağını açabilir.
Kitaplara sarılmak bu ruh halinden daha kolay sıyrılmamı sağlıyor gibi hissediyorum. Çok teşekkür ederim Yasemin abla. :)
Silİnsanların yıktığı dünyaları ancak kitaplarla onarabiliriz. Öyleyse okumaya devam. Yazmak mı? Orası sana kalmış. Bir inceliği göz ardı etmeden tabi: Okumak boş bir bardağın damla damla dolmasıysa yazmak o bardağın taşmasıdır. Blog dünyasındaki sığlığın sebebi belki de budur. Senin gibi kalemi güçlü birine bunları niye söylüyorsam... Benimki de bir iç dökme işte. :)
YanıtlaSilBir iç dökmeye en güzel karşılık bir iç dökmedir, kanımca. Satırlar ne güzel oldu, dertleşmeye bir vesile haline bile gelebiliyorlar. Yazma konusunda tıkandığım bir zaman gibi hissediyorum ama biliyorum, bu zamanın ardı çok verimli olacak. En azından böyle olmasını umut ediyorum. İçim boş, ruhum boş, zaman boş yere akıyor gibi. Öyle zamanlar oluyor ki nefes aldığımın bile farkında olmuyorum. Okurken yaşadığımı hissediyorum şimdilerde. Okumak, öyle güzel ki. Kitaplardaki dünya ve insanlar, daha iyi geliyor bana. Teşekkür ederim, bir nebze içimdekileri dökmeme yardımcı oldunuz. :)
SilBazen bende de yazma isteği azalıyor ama sonra diyorum ki Beyda yaz. Kendin için olmasa da oğlun için yaz. Ona bir miras bırak. Bence sende geride kalanlara bırakabileceğin bir miras olarak bile yazmaya devam etmelisin.Sevgiler canım. Umarım kısa zamanda kendini toplayıp daha sık yazı paylaşırsın.
YanıtlaSilToplanıp geldim, yazıyorum Beyda ablacığım. Geleceğe bir iz bırakma amacıyla açtığım bu bloga sırtımı dönemeyeceğim. Halen elimden geldiğince yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim inşallah. Kucak dolusu sevgiler ablacığım. :)
Sil