Yazılarım E-postana gelsin.

Yaz E-Postanı!

28 Eylül 2020 Pazartesi

Jurnal #12 : Kitaplar, Okumak ve Diğer Şeyler Üzerine

Özlem Ekici

  Merhabalaaaar, merhabalaaaar, merhaba sana da sayın okuyucu. Tanıdığınız kadarıyla, takip ettiğiniz kadarıyla haberiniz var ki kitapları çok seviyorum, ama hani böyle pek de lafta değil, okumaya çocuk yaşlarda başlamak ise yaptığım en iyi şeydi. Teyzelerimden biri eskiden "Gümüşlük" olarak adlandırılan dolabı kitaplığa çevirmiş hatta içindeki cam bardakları, tabakları, süs eşyalarını falan birkaç göze tıkmış geri kalanına kitaplarını tek tek dizmişti. Dört beş yaşlarımdaki merakla orayı düzenlediği zamanlarda özellikle onu izlerdim, kitapların ne olduğuna dair pek fikrim olmasa da güzel bir şey olmasa neden anneannem kitapları oraya koymasına izin versin ki derdim. Gazetelerin resimlerine bıyıklar, gözlükler çizmeye başladığımız zamanlarda da o minik tırtıllar misali koyu renklerde sayfalarca uzanıp giden şeylerin ne olduğundan bir haber güler eğlenirdik. Annemin bana teyzemin kitaplarını koklattığı zamanı hatırlıyorum, o kokunun hala hastasıyım mesela :) Sonra bana verdiği ufacık sözler, okumayı öğren sana da alalım bunlardan, sen de teyzen gibi oku onları, diz buraya. Okuma bilmeyen çocuğa kitap nasıl aşılanır bilmiyorum ama bunu bizimkiler yaptı :) Okumayı öyle hırslı bir şekilde aceleyle nasıl söktüm bilmiyorum. Ben de o fiş dediğimiz kağıtlardan, kara tahtanın üzerine geçirilmiş iplere tutturulan hani, "Ali ata bak" ile başlamıştım işe. Öyle hazırlıklıydım ki ilk kitabımı bile belirlemiştim, teyzemin dolabında beyaz kapaklı üzerinde garip bir adamın olduğu kitabı okuyacaktım. Onu çok seveceğimi söylemişti teyzem, hem neden olmasın ki, okurum ben onu, okuyordum ya artık, yapardım ben, okuyacaktım. Yıllar içinde okumaya daha da ısındım, gazetelere artık bıyık çizmek yerine okumak için uzanır olmuştum, okul kütüphanesinde öğle aralarımı geçiriyordum, teyzemin kütüphanesini tüketmeye başlamıştım. Oradan okuduğum ilk kitap "Notre Dame'ın Kamburu"ydu, o garip adamın Quasimodo olduğunu ve garipten çok sadece kambur olduğunu ve o güzeller güzeli çingene kızına aşıktı, bir çocuğun ilk okuduğu roman bu olur mu arkadaşım? Teyzecim insan bir der bu çocuk daha, bunu okumasın azıcık daha dursun bu, büyüsün biraz işte o zaman verelim eline. Demediler, kötü mü oldu hayır tabi ki, beni öyle büyüledi ki bu kitap ben ilk kez romanları okumaya ilgi duydum. Sonrası da geldi zaten :) Siz yine ilkokul okuyan bir çocuğun eline Dünya Klasiklerinden vermeden önce bir düşünün. 

  Bu yaşıma ki biliyorsunuz yirmileri ortalamaya biraz daha var hala ki bu çok iyi, 25 olmadan ne kadar okuyacağım kitap varsa bitirmek istiyorum, yeni yazarları tabi düşünürüz sonra, ne diyordum, bu yaşıma kadar okuduklarımı liste falan yapıyorum elbette, ve henüz düşündüğüm sayıya ulaşabilmiş değilim, biraz daha çabalamam lazım ama olacak, en azından şunu söyleyebilirim ki sekiz yüzü bu sene gördüm çok şükür :) Okulların uzaktan olması, pandemide evde kalmalar yaradı, yıllık okuma sayımı baya arttırdım, hatta üç kez falan hedefimi düzenledim, oldukça da verimli gidiyor, bir süreliğine okuyamama durumu olmasına rağmen oldukça iyi gidiyoruz, biliyorsunuz kitaplar çok iyi birer dost ama ben onları işim olarak görmeyi daha çok seviyorum. Gelelim bu konuya, günlük okuma veya okuma alışkanlığının günlük olarak sayfa hedefi falan filanına, ben genelde bunu çok önemsemiyorum, çünkü dediğim gibi bir iş olarak baktığımdan bu olaya o kitap her dakika elimde oluyor. Yemek yaparken, yemek yerken, temizlik yaparken veya bir başka iş sırasında, ya elimde kitapla geçiyorum onların başına ya da sesli kitap haliyle, zaten kitap sizi sarmışsa ondan ayrılamıyorsunuz ki, yani en azından ben öyleyim, kaç kez sınav öncesi kitap bitireceğim diye sınava hiç çalışmadan girdiğimi biliyorum :) Bunu yapacak kadar kitap diye delirmenin bir faydası yok arkadaşım, ben de farkındayım da yahu o kitap da ne enfesti, var yaa :) 

 Günlük sayfa olarak genelde arkadaş çevreme iş yoğunluklarına göre ayarlamalarını söylüyorum ve bu 100-250 arasında değişiyor, zorunluluk yüklemek size sorun yapmıyorsa bu çok iyi bir iş, lakin ben gibi her zorunlu durumdan kaçmanın türlü yollarını arayan biriyseniz bırakın hedefi falan, kitap size yön versin. Kitap dışında okumalar yapmayı da çok önemli buluyorum ben, her gün en az bir şiir veya birkaç sevdiğiniz bloglardan yazılar olabilir mesela, ben genelde şiir ve haberlerle vakit geçiriyorum, blog okumalarını aksattığım oluyor haliyle. Dil ile ilgileniyorsanız bunu çeşitlendirebilirsiniz de üstelik, örneğin ben mutlaka her güne farklı bir dilde şiir ekliyorum, hem ruhumu dinginleştiriyor hem de dil bilgimi geliştirmiş oluyorum. Fazla öneriler kuşağı oldu bu Levla, az biraz sus da günlüğüne dön, peki tamam tamam, çenem düştü mü duramıyorum.

    Okumak demişken, bu kadar okudun hala okuyorsun, eh bütün bu okudukların aklında kalıyor mu, tabi ki bir kısmı kalıyor bir kısmı da o dakikada buhar olup havaya karışıyor, tam da bu noktada altını çizdiğim yerler ve sayfa kenarlarına aldığım notlar vb ile bu açığı kapatmaya çalışıyorum. Tabi ki her okumadan sonra ufak da olsa çıkarımlarımı, notlarımı ve sevdiğim alıntıları elektronik notlarıma aktarıyorum ki ileride lazım olduğunda dönebileyim. Bunu sadece kitaplar için yapmıyorum ayrıca, okuduğum bir haber yazısı, inceleme yazısı veya araştırma yazısı için de uyguluyorum, fazlasıyla unutkan olabiliyorum çünkü. Elimin altında hep bir kalem ve not kağıdıyla gezmem bu yüzden, bu iş için telefon kullanmaya yeni yeni alışıyorum, belki tamamen ona geçerim bilemiyorum :) 

  Eh bu kadar kitaplardan bahsettin de dergilerden hiç mi bahsetmez bir insan, yahu nasıl oldu unuttum bak ben bunu da, neyse dur önce kitapları bir bitir de, ama bitmedi miydi onlar, hepsini çorba yaptın be, ne çorbası yapmışım, ben yaptıysam güzel olmuştur o, vay yürüyen ego hoş geldin biz de seni bekliyorduk, siz kim kim, kim kimmiş yahu, siz kim kim, siz kim be Levla? 

  Alan kitapları, edebiyat kitapları, dünya klasikleri, felsefe kitapları derken uzayıp gider listelerden ben de sıkılmıyor değilim bazen, hele ki o okuyacağım dediğim kitap listesi bir türlü azalmıyor arkadaşım, bir kitap okuyorsam iki kitap okuyacağım diye ekliyorum sanki hep, bir de etrafımda öyle güzel kitaplar okuyan insanlar var ki, keşke ben de okusam onu ya diyorum ama hani böyle okuyacağım ama tam da o anda, sonra değil, sonra olmaz, sabır yok hiç hem de, sonraya kalmasın hemen okuyayım istiyorum, böyle böyle o liste azalır mı, tabi ki azalmaz. Fizik kitaplarım yerlerde yığılı, romanları koyacak yer kalmamış kitaplıkta, hayır dergileri de mi rafa koyacaksın, ya ama ben kıyamam onları koliye koymaya derken bugün de bitti. 

  Gelelim mi dergilere, koca bir yığın hani şu rafta, renk renk, gerçekten de öyleler, ben özellikle bilim dergilerine ve felsefe dergilerine ilgili olsam da edebiyat dergilerine de sık sık elim gittiğinden nereye koyacağımı bilemediğim bir yığın dergim var, hepsi de bana göre birbirinden iyi, ama birkaçı onlardan daha iyi ;) Özellikle aklıma gelen birkaçını da belirteyim, edebiyat kulvarında çok fazla dergimiz var lakin ben en çok Notos okumuşumdur, gerek içerik gerek dizayn olarak çok iyi olduğunu söyleyebilirim, bilim olarak farklı şeyler denesem de kopamadığım Popular Science Türkiye dergisidir, sosyal medya üzerinden de çok severek takip ediyorum, beni sık sık şaşırtmaya devam ediyorlar, felsefe dergisi olarak da Düşünbil, siteleri de dolu doludur. Dergi konusunda daha dolu bir liste yapmayı planlıyorum ama umarım üşenip de vazgeçmem, biliyorsunuz yazma konusunda çok tembelleştim. 

 Başka neler yapıyorum; resim çizmeye tekrar başladım, sonunda gitar konusunda kendimi geliştirme şansı elde ettiğimden dolayı artık şiirden çok şarkı yazıyorum gibi, öykü okumalarına başladım ki ben öyle çok öykü okuyan biri hiç değildim olamadım, oluyor gibiyim, umarım böyle devam eder, yazma konusunda gördüğünüz gibi biraz daha sık yazmaya çabalıyorum, devam etmesi temennisiyle :) Uzaktan da olsa okulların açılıyor olması sebebiyle alan derslerine başladım, Ankara'yla bu aralar uzağız ama oraya yolculuk planlarım var, bakalım.

  Umarım daha sık görüşürüz, biliyorsunuz biz hep bir şekilde buralarda görüştük zaten sizinle. :)



Özlem Ekici / LEVLA LAVİN

Levla da benim, Özlem de ama buralarda çoğunlukla Levla'nın izini sürüyoruz.

15 comments:

  1. Yazını okuyunca ben de kendi çocukluğuma gitti. Babamın bir öğretmen arkadaşı vardı. Türkçe öğretmeniydi. Onlara gittiğimizde boydan boya kitaplığa hayran hayran bakardım. Bana okuyabileceğim kitaplar verirdi. Düzenli kitap okumayı da orta okuldaki edebiyat öğretmenime borçluyum. Bir ders saatinde sınıfa kitap okurdu. Arkası yarın gibi. Kitapta ne olacağını heyecanla beklerdik. Sonra bir dönem pek okumadım. Şiir okudum sürekli.Şiirlere içli dışlı bir dönemden sonra yeniden okumaya döndüm. Şimdi düzenli bir şekilde okumaya gayret gösteriyorum. Okunacak çok kitap var. Ne mutlu bize. Yeniden çizime başlamana sevimdim. Ben odamı home office gibi kullanmaya başladığımdan bu yana çizim yapamıyorum. Kendimi iş yerindeymişim gibi hissediyorum.
    Bir an karşılıklı sohbet ediyormuşuz gibi hissettim. Daha çok yaz Levlacım. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) sanırım o güzel kitaplıkların hayatımızda hep bir yeri olmasından dolayı kitapları ayrı bir seviyoruz.
      Senin çizimlerini görmeyi de özledim doğrusu ama haklısın o home office olayından dolayı pek mümkün olmuyordur, şimdilik eski çizimlerinle idare edelim :)
      Umarım daha fazla yazacağım artık, çok teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Merhabalar :) blogunuzu ilk defa gördüm.. Şöyle boydan boya bir kitaplığım olsun istemişimdir hep :)) Roman okurken kendimi unutuyorum bazen. Alıp götürüyor. Enfes bir şey bu :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoş geldin :) benim de öyle bir hayalim var, yakın zamanda gerçekleştirmeyi ummuduğum, umarım olur senin de :) bazı kitapların öyle bir etkisi var evet, iyi ki de var :)

      Sil
  3. ne güzel bir yazı buuuu zaten son yazımdasııın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah deepcim, bir süreliğine gelemedim ama şimdi buradayım. gördüm yazıyı ve çok sevindim, teşekkür ederimmmm :)

      Sil
  4. Bol okumalı günler dilerim. :)
    Çizim yapmaya ben de yeniden başladım. Gerçekten çok keyif verici bir hobi. ^-^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim, ben de çok severdim lakin uzun bir ara vermiştim. tekrar başlamak yaptığım en iyi şey oldu sanırım bu zamanda :)

      Sil
  5. Yaa çok şeker... anneniz size teyzenizin kitaplarını mı koklatıyordu? Böyle bir çocuklukla okumaya başlanırsa kitapsever olmaktan başka ihtimal görmüyorum ben :D
    Ve evet o listeye biri çıkarken beşi girer. Kanun gibi bir şey bu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoğunlukla koklattıkları onlar oluyordu ama genelde her kitaba bunu yapabilir bir kadın kendisi, okulun ilk günü poşetler içinde koşa koşa getirirdim ders kitaplarını birlikte oturur birbirimize koklatırdık. :)

      Sil
    2. Tebrik ediyorum ya o poşet yırtılmadan geliyor muydu eve? :))

      Sil
    3. Bir süre sonra yırtılacağını bildiğimizden çanta ve kendi poşetimizi götürüyorduk :))

      Sil
  6. Küçük bir koku, ses veya görüntü hayatın tamamını şekillendiriyor. Sitenize ilkmkez uğruyorum. Jurnal başlığı altındaki yazılarınızın bir kısmını okumak istiyorum. Kendinizi unutturmayınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, kısa bir zaman sonra yine bir jurnalle geleceğim. Hoş geldiniz 😊

      Sil

**Yorumlar sayesinde görüşüyoruz, yorum yazmadan geçmeyin.
**Lütfen yorum kısmında link vermeyin, link içeren yorumlar yayınlanmıyor.
**Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Özlem Ekici, Personal Blogger Templates | Blog aa

Levla'nın Not Defteri - Kişisel Blog | Bütün Hakları Saklıdır | Copyright © | 2016 - 2024