Bir süredir soluk bile almadan kitap okuyorum. Bunların arasında hoşuma giden ve Türkçe olanları bloga koymaya çalışıyorum. İngilizce okuduğum kitaplar ile ilgili notlarımı goodreads üzerinden yayınlamaya devam ediyorum ama gelip bir iki kelam etmeyi burada istediğim kitaplar da oluyor. Üzerine sohbet etmek istediğim ve zihnimde farklı kapılar açan kitaplar var. Bu da öyle özümsediğim kitaplardan elde ettiğim birkaç fikir ve bakış açısı üzerine bir yazı olmasını umarak başladığım ama sonrasında ne olur, kelimeler bizi nereye götürür bilemediğim bir yazı olacak.
Disleksi üzerine bir kitap okumamla başladı aslında her şey, teknik bir kitap vs gibi düşünmeyelim. Öyle ki aslında ortaokul ve üzeri tavsiye edilen bazı okullarda okutulması şart koşulması gerektiğini bile düşündüğüm bir kitaptı. Neyden bahsediyorum hakkında çok fazla bilgi vermeyi belki bir kitap incelemesinde düşünebilirim ancak şimdi burada ben kitabın bende oluşturduğu düşüncelerden ve izlenimlerden bahsederek biraz da karşılıklı fikirlerimi muharebeye çıkarmayı istiyorum. Bahsi geçen kitap için goodreads linkini bırakıyorum ve devam ediyoruz. (Fish in a Tree - Lynda Mullaly Hunt )
Bazı çocuklar farklı doğduğu konusunda hemfikirim, bu farklı kısmı birilerinin engelli veya başka bir sağlık sıkıntısı durumunu tanımlamıyor. Farklı olmaktan kastım bazı çocuklarımızın aslında özel bir öğrenme biçimi ve düşünme biçimi olduğu, ve maalesef bu çocuklarımızı özelliklerinden dolayı keşfetmek yerine ayrıştırmayı seçiyor olmamız. Bilinçli olarak ayrıştırıp dışladığımız vs gibi bir düşünceyi de savunmuyorum aslında, ancak kendi bilgisizliğimizden dolayı bunu yapıyor olduğumuz fikrindeyim. Bu durumlardan biri de disleksi aslında ve o kadar okuyor, araştırıyor olmama rağmen bu kitapla aslında bu konuda ne kadar az şey bildiğimi fark ettim. Elbette bir şeyleri düşünüyor, öğrenmeye çabalıyoruz ancak somut bir olayla veya durumla karşılaşmadan bu kadar derin araştırmıyor veya öğrenmiyor olduğumu daha net gördüm.
Bir çocuğun disleksi ile mücadelesinde aslında ne kadar yalnız olabileceğini ve yalnız olmadığında neler başarabileceğini net bir gözlem imkanı sunmasının yanında en çok sanırım bunu o çocuğun gözlerinden, zihninden okuyor olmak beni bu kadar etkiledi. "Alone" ve "Lonely" sözcükleri İngilizce'de farklı anlamlara karşılık geliyor ve bunu o yaştaki bir çocuğun muazzam bir betimleyişine tanık oluyor olmak beni üzdü. Disleksi olduğundan ve disleksi diye bir şeyin var olduğundan bile haberi olmayan küçük bir çocuğun onun dünyasında aslında hayatın o yaşta bile zorluklarla nasıl başladığını görmek beni çok incitti. Bazı şeyler göz önündedir, apaçıktır, ayan beyan ortadadır. Bazılarımız bunları fark eder, görür; bazılarımız görmez veya fark etmez; bazılarımız da fark etse bile görmemek için diretir. Bu üçüncü kişiler benim konuşmam dışında o yüzden şimdi orayı es geçiyorum.
Disleksi, bir nevi öğrenme zorluğu olarak tanımlanabiliyor ve aslında o kişinin öğrenme yöntemleri ve düşünme biçimleri çok farklı işliyor. Fark edilmesi de çoğunlukla zor oluyor, çünkü çocuklar bu durumu biz yetişkinler gibi karşılayacak değiller ve ister istemez bir şeylerin ters gittiği izlenimini alsalar bile bunu saklamaya veya kendilerinde problem olarak görüp utanmayla gizlemeye daha meyilli olabiliyorlar. Sanırım fark edilmesi ne kadar çok geç olursa çocuğun oluşturduğu ön yargılar ve çekinceler ile savaş da bir o kadar çetrefilli oluyor.
Bazıları ebeveynleri tarafından fark edilip ona göre daha erken keşfedilebilseler de bazıları maalesef okul sıralarına oturup yıllarca dışlanma ve ayrıştırmaya tabi tutulmuş olarak bir öğretmenleri tarafından keşfedilene kadar sürüp gidiyor. Kitapta aslında ben ikinci kısımda olan bir çocuğun yaşamını görüyor olsam da net bir biçimde ilk kısımda olan çocukların aslında ne kadar da şanslı olduklarını anlıyordum. Tabi bu iki ayrıma da ulaşamayan hayat içerisinde yitirdiğimiz kaybettiğimiz çocuklar da oluyor. Onlar için söz söylemek çok fazla anlamsız, yaşadıklarının yanında üzüntüm, üzüntümüz ne ki.
Disleksi sahibi olan çocukların eğitimleri ve öğrenmeleri için süreçler yine elbette bilen birinin ışığında yürütülmesi gerekiyor ve bu konuda ne kadar az şey bildiğimizi de düşündüğümde öğretmenlerin ve ebeveynlerin ne kadar önemli olduğunu daha net anlıyorum. Başarılı kişilerin ve isimlerin çoğu disleksiydi ve bunlar bunu yaptı demek istemiyorum ben burada, farkındalık kısmını baz alarak yazmak istiyorum. Yaşam onun için yeni başlamış diyeceğimiz bir çocuğun daha en başından zaten sahip olduğu bir zorlukta ona destek olmanın, onun elinden tutmanın önemini anlayabiliyoruz ve bu durumda aslında sormamız gerekenlerin bizim ne kadar bildiğimiz, ne kadar farkında olduğumuz, neler yapabileceğimiz konusunda birkaç fikir bulundurmamız olduğunu düşünüyorum.
Bu konuda ne kadar bilmediğimi ben bu kitabı okuyana kadar farkında değildim. Bir çocuğun gözünden bunu nasıl yaşadığını görene kadar önemini de düşünmemiştim. Bazı düşünceler okudukça zihnimde oluşmaya başladı ve sanırım bir sorun ve problem gibi görme kısmını çocuğun zihninde bitirmenin ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Yetişkinler için bunu sorun ve problem olarak görmenin aslında çocukların gözünde daha ağır bir imaj çizdiğini kendini daha da içe kapaması gerektiğini düşündürdüğünün farkına vardım. Her çocuk matematik dehası ya da doğuştan bir sanatçı olmuyor veya muazzam bir edebiyat bilgisiyle doğmuyor. Farklı yetenekleriyle beraber dünyaya adım atan çocukların bir de disleksi gibi bir zorlukla baş edecek olmaları onları daha da yitirmemize ve kaybetmemize doğru sürüklediğini görebiliyoruz.
Kitapta Ally, okuma ve yazma zorluğu yaşıyor olmasına rağmen kendini anlatmak için çizgilerle ve resimlerle bağ kurmuş bir çocuk. Çizim yeteneği onun en iyi olduğu şey hatta ve yine kendini sorunlu ve problemli olarak görüyor. Keza abisi de okuldan nefret ediyor ve okulu bırakma düşüncesi içerisinde, ancak mekanik hatta daha da özelleştirirsek araba motorları konusunda muhteşem bir yeteneğe sahip. Kendini rahat hissettiği alan ona daha cazip geldiği için okulu bırakmayı düşünüyor.
Okul bünyesinde bakmak elbette başlı başına doğru olmayacaktır ancak aslında çocukların topluma karışmaya başladığı ilk yer diyebileceğimiz bir mekandan bahsediyoruz ve her ikisi de buradan kaçmanın derdine düşmüş durumda. Akran zorbalığı olarak adlandırılan durumu yaşıyor ve gittikçe içlerine kapanıp olmak istemedikleri ortamlardan kaçıyorlar. Tabi kitapta bu çocuklardan sadece ikisine tanık oluyoruz ancak daha farklı yaşam koşullarında ve durumlarda olan diğer çocukları düşünmek bizlere kalıyor.
Söylemeden bitirmek elbette olmaz, tanı için yine bir uzman gerekiyor ve önemli olan tabi yine çocuğu izlemek ve farkına varmak. Öğrenim ve eğitim kısmında elbette uzmanlar olması gerektiği gibi ebeveyn ve öğretmenlerin rolünü de vurgulamak gerektiğini düşünüyorum. Onlar sorunlu veya problemleri olan çocuklar değiller, sadece farklı şekilde öğrenmeleri gereken ve çok farklı bir zihinlere sahip çocuklar. Farklı ve de çok özel bir zihin. Ally için mesela bu kısımlar çok renkli ve hareketliydi. Dans eden harfler ve uçuşan kelimeler gibi.
Yine kitaptan bir alıntı yapabilirim, hem eğlenceli hem de çok yerinde tespit diyebileceğim bir konuşmaya denk gelmiştim. Öğretmeni ile Ally arasında geçen bir diyalogtu sanırım.
Herkes farklı şekillerde zekidir. Ancak bir balığı ağaç tırmanma yeteneğine göre değerlendirirseniz, o balık tüm hayatını aptal olduğunu düşünerek geçirir.
Sanırım çocukların dünyasında disleksi veya bir başka farklılık için onların dillerinde bunun anormal ve aptallık diyebilecekleri bir tanıma geçtiğini bundan daha iyi ifade eden bir cümle yoktu. Bu yüzden onlara anormal gelenin aslında bir farklılık olduğunu ve bu farklılıkların aptallık veya başka bir şekilde tanımlamak yerine bizleri farklılıklarımızın özel kıldığını daha net göstermeli ve hissettirmeliyiz.
Burada genelde bir kitap ile ilgili yazı yazmaya oturduğumda bu bir kitap incelemesi yazısı oluyordu ancak bu kez bir kitap ile başlayan zihinsel yolculuğumu ve düşüncelerimi yazmak çok iyi hissettirdi. Kitapların aslında böyle yolculuklara çıkarması için olduğunu hatırlattı ve sanırım bu tarz yazılar ilerleyen zamanlarda burada yerini alacak. Kitapla ilgilenenler için goodreads linklerini aşağıya tekrar ekleyeceğim. Benim okuduklarıma ulaşmak ve orada kitaplar ile ilgili yazdıklarıma bakmak isterseniz profilimin linkini de bırakacağım. Blogda yer almayan kitaplar ve daha fazla alıntılar için orası daha aktif diyebilirim.
Fish in a Tree kitabı goodreads linki (bu arada kitabı okumak isterseniz İngilizce seviyesi çok yukarıda değil, sanırım A2-B1 arasındaydı)
goodreads profilimin linki


























