Yazılarım E-postana gelsin.

Yaz E-Postanı!

18 Şubat 2017 Cumartesi

Bakışmanın Can Sıkan Ataleti

Özlem Ekici
  Düzen kurmak kadar var olan düzeni yıkmak da zordur. Yeni bir şeylere alışmaya çalışırken eski diye kopmaya çalıştıkların, bir türlü kopamadıkların da seninle sürüklenir oradan oraya. Kitapların, arayıp bulamadığın kazakların ve küflenmiş çorapların. Hepsini bir araya getirdiğinde eskimiş olduğuna karar veriyorsun. Geçmiş belirginleşmeye başlayınca hiçbir şeyi avunma aracına dönüştüremiyorsun. Benim böyle oldu. Yatağın bir ucuna oturup bunları düşünmek bile eskiliğini çağrıştırıyor. Ufaldığını, bir cisim haline büründüğünü hissediyorsun. Şöyle dedim: eski orada bıraktıkların değil, yanında bir türlü kopartamadıklarındır.

  Şimdi kendim dahil her şeye eskimiş bakıyorum. Putlaştığımı, üzerine bilmem kaç kat boya çekilmiş duvarlara dönüştüğümü görüyorum. Üstelik hepsini aynı gözlerle izliyorum. Eller aynı, dirseklerim aynı. Kabuk tutmuş dirsek uçlarım, etleri katılaşmış. Düzenin kendisiyle de iyi ilişkiler kuramadım. Belki de ondan. Kabul görmediğin her şeyle iç içe olmak insanı eskiye dönüştürüyormuş. Benim bunları anlamam on dokuz yılıma ve yedi ayıma mal oldu.


   Şimdi baktığım duvar daha diri, tavanında daha güçlü ışıkları olduğu için daha aydınlık görünüyor. Işıkları kapayıp uyumak gelmiyor içimden. Sabahın erkeninde iş var oysa. Gidip hesap vermek var. Yan yana sıralanıp birbirimize hiç olmadığımız kadar gülmek var. Kendimin dışında kalan her şey var sabahın erkeninde. Bir ben yokum. Çok fazla cümle, yol, itina var. İyi de bir ben yokum. Ben neden yokum?


  Her şeye uygun cümlem var. Evet, fakat kendime sıra gelince yok. Uçuşan, toza dönüşen bir nesne olarak yaşantıma kaldığım yerden devam ediyorum. Bir sebebi de yok. Dönüp gelince yığınların içinden sıyrılınca gördüğüm insanlar kadar sorular var. Her insan için kendime bir soru sorarak bitiyor gün. İyi de ben böyle bir hesabın içinde olmayı kurgulamadım. Basit olmayı kovaladım. Karşılaştıklarım karmaşa yarattı. Öyle oldu. Olmasa anlatma ihtiyacı duymazdım.

  Bütün bunları balkona anlattım. Tavanda asılı ışığa ve yeni duvara. Balkon bana baktı. Işık bana baktı. Duvar bana. Bu da böyle bir yazıydı. Sevgilerle...


Bir diğer atalete giden yol: buyrun buradan
Ufacık Bir Not: Bizi Facebook üzerinden takip edebilirsiniz...

Özlem Ekici / LEVLA LAVİN

Levla da benim, Özlem de ama buralarda çoğunlukla Levla'nın izini sürüyoruz.

8 comments:

  1. Bazen sadece anlatmak iyi gelebiliyor. Karşındaki duvar bile olsa... İlgiyle okudum ve çok hoşuma gitti. Emeğine sağlık ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duvarla konuşmak insanlarla konuşmaktan daha iyi geliyor, bazen. Teşekkür ederim :)

      Sil
  2. gerçekten çok güzel bir yazıydı, aklımın aldığı fikrimin yettiğince okudum, düşündüm, düşündüm, düşündüm....
    zor olan sadece bizlermiyiz? yoksa enaniyet tavan mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki biz zoruzdur belki de duvarlar bile bazen insanlardan daha iyi dert ortağı oluyordur?
      Teşekkür ederim, yorumunuz için.

      Sil
  3. Güzel ve haklı bir yazı olmuş, duvar deyip geçmeyin çok hoşgörülüdür hiç karşı çıkmaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, yorumun için anonim kardeş. En güzel dert dinleyendir duvar. Bazı insanlar ders almalı ondan. :))

      Sil
  4. Ben, genç olmana rağmen insanların birbirlerine karşı yaşadıkları güven kaybını anladığın için, sorgulamanı ve kendini soyutlayarak bunu yapmanı erken olgunlaşmanla ilintili olduğunu düşündüm.Doğal olmak isteği bu bence. Her gün birilerine gülmek zorunda kalmak, ne kötü bir duygudur. Kendimden bilirim. Yaşadığım yakınlarıma bile bazen hiç gülmek istemediğimi, duruşumun onlara tavır olmadığını yeni yeni anlatabildim. Düşündürdü yazın kızım. Sevgilerimle.
    not: Bu defa bir defada girdim sitene :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hala asık yüzümün sebebinin onlar olmadığını anlatamıyorum. Umarım bir gün beni anlarlar diye bekliyorum. Yapmacık gülücüklere devam ediyorum, onlar üzülmesin diye. Beni anlaman çok hoşuma gitti Ece abla. Geldiğin için teşekkür ederim. Sevgilerimle. :)

      Sil

**Yorumlar sayesinde görüşüyoruz, yorum yazmadan geçmeyin.
**Lütfen yorum kısmında link vermeyin, link içeren yorumlar yayınlanmıyor.
**Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Özlem Ekici, Personal Blogger Templates | Blog aa

Levla'nın Not Defteri - Kişisel Blog | Bütün Hakları Saklıdır | Copyright © | 2016 - 2024