Yazılarım E-postana gelsin.

Yaz E-Postanı!

6 Mayıs 2017 Cumartesi

GECEDE BİR ATALET VAR İMİŞ

Özlem Ekici

Söyleyeceklerim kadar, söyleyemeyeceklerimin olmasından nefret etmişimdir hep. Sonra nefret ettiklerimden kurtulmak istercesine insanlara bir sinyal olarak yazmakta bulmuşumdur çareyi. Uyumuyorsam, geceyle gündüzü yer değiştirmişsem ne dünya düzenine karşı geldiğimdendir ne de hasta ruhumun geceye direnmesinden. Gecenin bir vakti olmuş ve benim gözlerim açıksa, atmışsam kendimi sokak köpeklerinin hükmüne geçmiş sokaklara, sokak lambalarının ışıklarından kaçmak için zikzaklar çiziyorsam eğer kendimi özlediğimdendir.     
  Gün ışığının aydınlattığı ve insanoğlunun aktığı sokaklar birer tiyatro sahnesidir. Ne kadar parçası olmak istemesen de katılmak zorunda olduğun bir oyun var dev spotun altında, herkesle beraber oynamak zorunda olduğun. İninden çıkınca başlıyorsun istenileni vermeye, oynamaya. Kafandaki sorular, aklını karıştıran belirsizlikler, özlediğin adamlar, kadınlar. Hiç birini belli etmeden gülümseyeceksin. İlk kuralın bu. Eğer bir sokağın ortasında başlarsan kafandaki soruları düşünmeye, suratın bir asılırsa, kaşların çatılırsa hemen sana çevrilir bakışlar. Oynayamıyorsun rolünü. Kendine gel hemen dercesine delici bakışlar hissedersin. Hele bir de özlersen, ağlarsan, küçümser bakışlar altında ezilirsin. Pestile döndürürler adamı hiç vakit kaybetmeden. Yaftalar suratının ortasında patlar bir bir. Güçsüz, gurursuz, aşağı, basit, rezil bir insan olup çıkarsın. Gün ışığında karışırken insan nehrine bedenin, kendin olamazsın. O kadar çok insan içinde varlığın, bir nehirdeki damladan farksızdır. Ne yokluğun nehre zarar verir, ne varlığın nehre değer katar ama kirli gözükürsen göze batarsın. O yüzden savrulup giderken, kendi bile olamamış bir damlacık olursun. Kaybolursun.
  Gece yarısını gösterdiğinde saatler, perde kapanıp, oyuncular kulislerine çekildiğinde, insan nehri kuruduğunda, caddeler çıplak kaldığında, sokak köpeklerinin ayak sesleri duyulur hale geldiğinde başlar mutlak gerçek. Çık sokağa. Yürü. Özgür hissedeceksin. Gerçek olan ne varsa işte şimdi dışarıda. Şarapçılar tutmuş köşeleri, hırsızlar kapıların önünde, evsizler kuytularda ve köpekler caddelerin ortasında. Kötü onlar deme. Kötülük belirsizdir. Dayatmadır insana. Kötü bile olsa tüm bunlar bil ki gerçektir ve en kötü gerçek, en iyi yalandan iyidir. Geceleri bilirsin sokaktaki kötüleri, gardını alırsın. Binlerce insanın gülümsediği bir günde kötüyü bilemez gardını alçak tutarsın. Gece bilinenin aksine gündüzden daha az tehlikelidir. Gece kendin olursun. Aklındaki tüm soruları, belirsizlikleri düşünebilirsin istediğin gibi. Özleyebilirsin, aşık olduğunu söyleyebilirsin, acı çekiyorsan ağlarsın özgürce. Ne bakışlar vardır bedenini delip geçecek, ne yaftalar vardır seni alçaltacak. Kendin olursun. İnsan nehrinin kurumuş yataklarında akarsın istediğin gibi. Senindir tüm o caddeler. Nehre karışan bir damla değil nehrin kendisi olursun. Kendin olursun.     
  Saat gecenin bir yarısı olmuşsa ve ben uyumamakta ısrarlıysam kendimi özlediğimdendir. Gece, mutlak gerçektir. 

Bu da böyle bir yazıydı, nihayet son. Hoş kalın.

Özlem Ekici / LEVLA LAVİN

Levla da benim, Özlem de ama buralarda çoğunlukla Levla'nın izini sürüyoruz.

6 comments:

  1. Levla, Özlemekte var ve nihayet tatlı Özlem kızım. Genç yaşta böyle iç ve dış muhasebesi yapmak herkesin harcı değil. Bugünlerde, yine beni aşan üzüntülerim olmasına ve yaşım ilerledikçe vücudumda hiç bir organımın değil ama beynimin aşırı yorulması, yazamamam, istediğim manada yorum yapamamam beni gerçekten çok sıkyor. Seni instada da fırsatım oldukça takip ediyorum. Özel birisin yavrum.
    Yazını şimdi ikinci defa okuyup düşüncelerimi yazacağım.
    Gecedeki atalet. İnsan gecelerin yaşamı sekteye uğrattığını düşünebilir ama dinlenmek için bir nimettir aslında. Ve aslında o kadar da atıl değildir ya. Ben saat üçlere kadar oturduğumda ancak dünyanın irite olduğum sesleri kesiliyor. Yaşantımın hevesli olduğum dönemlerinde gündüzleri ve gecelerimi yaşayamamam için kader hükmünü vermişti ezelden. Şimdi ise istediğim kadar zinde olayım, değil mi ki yaşım bu. Olmuyor, kabul görmüyor.
    Evet, içimiz kan ağlasa da yaşama, insanlara karşı hep dik duruş sergilemek zorundayız.Her sorunumuzu gömeceğiz içimize. İnsanlar omuzları düşmüş insanları çabuk fark ederler. Yasını erteleyemeden, yer düşünemeden göz yaşları sel olan birine bakmamayı öğrenemedi daha insanlarımız. Ya da engelli birine, engelli düşünceleriyle bakıp üzüntüsünü katladılar. Biz medeniyeti benimseyemedik, niyetimiz de yok bu şartlarda. Büyük sahneye neşeyle katılanlar rollerini güzel oynuyorlar.
    Geceleri sokaklarda olanlara tümden kötü diyemeyiz, sebeplerini bilmeyiz çünkü. Ama sebeplerin onu ne hâle getirdiği ve kaybedecek bir şeyi kalmayanların o ruh hallerinde büyük senaryoda belki yazmayan sahnelerde başrol oynayıp, masum birinin hayatını alt üst etme ihtimalini de göz ardı edemeyiz.
    Gerçekler her halükarda kabul etmek zorunda olunan şeyler. Yalan ise söylenir. Bir tarafın tavizsiz davrandığı durumlarda ve eğer onu kaybetmekten korkuyorsan mecburen söylersin. Bir çok örnek te var zaten, sürekli sevdiklerimizden duyduğumuz yalanlar, kalleşlikler bitmedi, bitmeyecek de. Yalanın nedense hiç sahip çıkanı, söyledim diyeni de olmaz.
    Gece rahatlatan bir gerçektir. İnsanın kendiyle buluşması, yüzleşmesidir. Çok severim geceleri. Kalemine sağlık Özlem. Sevgiler kızım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oldum olası geceleri seven bir yapım var. Tüm kederleri aklıma düşüren gece olsa da seviyorum, hep sevdim. Bu da bir gecede yazdığım içe dönüş yazımdı. Söylediklerin ise beni bir kez daha içime döndürdü Ece abla. Sanırım hayatımda alabileceğim en uzun ve dolu dolu yorum da bu. Teşekkür ederim cevap yazan parmak uçlarına, okuyan gözlerine. Kucak dolusu sevgilerle...

      Sil
  2. Harika bir yazı.insanın kendi içine yaptığı yolculuk en zor olanı.Kendini nerede bulduğunu düşünüyorsan doğru olan o yerdir ya da zaman,an...Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz, teşekkür ederim. En zor olan yolculuktur ama en çok sevdiğim yolculuk da budur. Karşınıza nelerin çıkacağını bilemezsiniz bu yolculukta. İçsel yolculuklardan kazandıklarım kadar hiçbir şeyden kazanmamış biri olaraktan selam olsun her gece yaptığım 25.saatlerime. :) Sevgilerimle...

      Sil
  3. vay beee yazan yazıyo arkadaş :)

    YanıtlaSil

**Yorumlar sayesinde görüşüyoruz, yorum yazmadan geçmeyin.
**Lütfen yorum kısmında link vermeyin, link içeren yorumlar yayınlanmıyor.
**Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Özlem Ekici, Personal Blogger Templates | Blog aa

Levla'nın Not Defteri - Kişisel Blog | Bütün Hakları Saklıdır | Copyright © | 2016 - 2024