Bugün sizlerle tiyatroya değinelim istedik. Tiyatro sevsem de gidebildiğim
tiyatro oranı çok azdır. Buna rağmen tiyatro izlemenin yerine dinlemeyi –radyo tiyatrolarından
bahsediyorum- daha çok icra ediyorum. Birkaç gün önce yine bir radyo
tiyatrosuna daldığım bir günde bu güzel oyuna rastladım: Ağzı Çiçekli Adam. Nobel
Edebiyat Ödülü sahibi İtalyan yazar Luigi Pirandello’nun ölümcül bir hastalığa
yakalanan bir adamın, hayatının bu karmaşık döneminden bir kesitini anlatan güzel
bir oyun Ağzı Çiçekli Adam. Oyundan bahsetmeden önce az biraz tiyatrodan
bahsedelim.
Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Müjdat Gezen’in deyişiyle tiyatro: insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır.
Antik Çağ’dan bu yana gelen bir tarihçesi olan tiyatro ilk olarak dinsel bir tören olarak başlamıştır. O dönemlerde genellikle adına amfitiyatro denilen ve ülkemizde bunun oldukça iyi örneklerini görebileceğimiz alanlarda icra edilirdi. Buna göre tiyatro ilk dönemlerinde Yunan Mitolojisi ile iç içeydi diyebiliriz. Daha sonraları bu dinsel niteliğini yitirerek popüler bir eğlence kültürü olarak icra edilmeye başlamıştır. Bu döneme damgası vuranların başında William Shakespeare gelmektedir.
Tiyatro
eserleri müziksiz: trajedi, komedi, drama ve müzikli: opera, operet, müzikal,
pandomim, bale, revü, skeç, tuluat olmak üzere iki grupta incelenebilir.
Bunların içinde pandomim sözsüz, düşünce ve duyguları müzik veya türlü eşyalar
eşliğinde bazen dansla, bazen de gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı
hedefleyen oyun türü olmasıyla birlikte evrensel bir tiyatro dili sayılmaktadır.
Boş bir vaktinizde pandomim örneklerini izlemeniz tavsiyeyle rica olunur. ☺
“l uomo dal fiore in bocca” yani Ağzı Çiçekli Adam kaygı
verici derecede olan bir yalnızlık temasını etkileyici cümlelerle işliyor. Bu
oyunun en çok konuşulan ve beğenilen tiradını ve radyo tiyatrosundan
dinleyebileceğiniz tam oyunu buraya bırakıyorum. Bol tiyatrolu, bol gülümsemeli
günler. ☺
Tirad;
(Sessizlik)
Ölüm, garip,
iğrenç, korkunç bir böcek olsa ve yoldan geçen birinin yakasına konsa. Siz de
onu görseniz. Yolda durdurup: “Afedersiniz, müsaade eder misiniz? Yolunuzu
kestim ama üzerinize ölüm konmuş” demez misiniz? Şöyle iki parmağınızı uzatıp
onu fırlatıp atmaz mısınız? Ne mükemmel olurdu doğrusu…
(sessizlik)
Fakat ölüm bir
böcek değil. Bu gelip geçenlerin arasında birçokları onu üzerlerinde
taşıyorlar, ama görünmüyor. Onun için de korkusuz, rahat rahat dolaşıp,
yarınki, yarından sonraki hayatlarını kuruyorlar. Örneğin ben.
(Ayağa kalkar)
Bakın, şurada
bıyığımın altında, dudağımın üstünde pek hoş duran küçük çiçeği görüyor
musunuz? Doktorlar buna ne diyorlar, biliyor musunuz? Oh! Çok hoş bir adı var.
Karamela gibi tatlı bir ad: epitelyoma Söyleyin benimle beraber, siz de tadını
duyacaksınız.
(Söyler)
“epitelyumyoma”.
Çiçeklere takılan adlara da benziyor değil mi?
(Sessizlik)
Nedir bu biliyor
musunuz? Ölüm.
Geçerken bu çiçeği
dudağıma yapıştırıverdi. “Hatıram olsun” dedi. Arkasından da şunu ekledi “Beş
altı aya kadar gelirim.”
(Sessizlik)
Şimdi söyleyin
bana: Bu çiçek ağzımın içindeyken sakin, sessiz köşemde oturabilir miyim?
(Sessizlik)
Söylüyorum bunu
karıma, soruyorum: “Nedir benden istediğin? Öpeyim mi seni yani?” “Evet, öp
beni” diyor.
Geçen gün ne yaptı
biliyor musunuz? Dudaklarını bir toplu iğne ile delik deşik etti, kanattı,
sonra başımı iki elinin arasına alarak beni ağzımdan öptü. Benimle beraber
ölmek istiyormuş.
(Sessizlik)
Salak!
(Birden, hırsla)
Herhalde evde
oturacak değilim. Vitrinleri seyretmeliyim, tezgahtarların el çabukluğuna
hayran olmalıyım.
Çünkü kafam bir an
boş kalırsa çevremdeki bütün hayatı yok etmeyi düşünebilirim. Örneğin sizin
gibi son trenini kaçırmış, hiç tanımadığım birini tabancamı çıkarıp şuracıkta
öldürebilirim.
(güler)
Korkmayın böyle
bir niyetim yok. Şaka yaptım.
(Sessizlik)
Bana bir iyilik
yapın: Yarın sabah erkenden gideceğiniz o küçük köyün istasyonunda trenden
indikten sonra evinize kadar yürüyün. Yolda üzerinde pırıl pırıl kırağı
parlayan bir demet yeşilliği koparın, koparın ve sayın. Kaç tane ot
koparmışsanız o kadar yaşayacak günüm var demektir.
(Sessizlik) Ama ne olur demet
biraz kalın olsun. (Güler)
Oyun - Radyo Tiyatrosundan;
Artık Facebook üzerinden de takip edebilirsiniz: buyrun buradan
"Geçerken bu çiçeği dudağıma yapıştırıverdi. “Hatıram olsun” dedi. Arkasından da şunu ekledi “Beş altı aya kadar gelirim.”
YanıtlaSilEn etkilendiğim ifadelerden biri bu oldu.
Hep bir bekleyişle geçiyor ömrümüz; kimi sevdiğini kimi ölümü bekliyor... Kimi ise ölüm kapısı sevdiğine çıktığı için ikisini de aynı anda bekliyor.
Kaleminize sağlık.
Öncelikle bu güzel yorum için çok teşekkür ederim. Haklısınız ömrümüz bekleyişler içinde geçiyor.
SilVay canına,çok güzeldi.Çok güzel bir şey şu tiyatro...
YanıtlaSilGerçekten etkileyici bir tirad idi.Karısından bahseden sahnede biraz duygulandım açıkçası.Ben de dinlemeliyim radyo tiyatrosu.
Kalemine sağlık Levla! ^_^
Teşekkür ederim, umarım radyo tiyatrosundan dinlediğin güzel oyunları bizlerle de paylaşırsın :)
SilO kadar güzel oldu ki bu.. Radyo tiyatrosunu hep merak ediyordum. Deep'te blogunda bahsetmişti, bir açıp bakayım demiştim ama unutmuştum. O kadar güzel bir alıntı yapmışsın ve benim gibi üşengeçler için bir de videoyu koymuşsun. Keyifle dinledim. İlk oldu ama son olmayacak, eminim.
YanıtlaSilÇok teşekkürler :)
Ben teşekkür ederim. Hoş gelmişsiniz ve umarım radyo tiyatrosunu daha çok seversiniz. :)
SilEn sevdiğim oyun yazarlarından biridir Pirandello ve bu oyun en sevdiğim oyunudur. Bunun yanında bulabilirseniz Memet Baydur'u da okumanızı öneririm. Not: Blogsözlük'ten geldim.
YanıtlaSilMemet Baydur'u da çok seven biri olaraktan hoş geldiniz :) Bu güzel yorum için de çok teşekkür ederim :)
SilTeşekkür ederim. ☺️
YanıtlaSilÖzel televizyon kanallarının henüz kurulmadığı yıllarda,TRT'de,bu oyunu seyretmiştim.Cüneyt Türel ve Erol Keskin,kelimenin tam anlamı ile muhteşem oynuyorlardı.O kadar zaman geçti;Cüneyt Türel'in,ağzındaki yarayı arkadaşına ilk gösterip açıkladığı sahneyi unutmadım.
YanıtlaSilZihinde kalacak kadar özel bir sahne sergilemişler demek ki :) Keşke ben de o zamanlarda bu oyunu izleyebilseydim.
Sil