Yazılarım E-postana gelsin.

Yaz E-Postanı!

1 Ocak 2017 Pazar

İçime Sustuklarım

Özlem Ekici

   Anlaşılabilmek bu kadar kolay olsaydı, bu "öfke, hüzün ve acı" cümleleri kurulabilir miydi? Bunca şarkının her bir notasına, tek bir harfine onlarca anlam yüklenir miydi? Bu hep sürecek; gece kendi gölgenize kusacak, sabah yerlerden kırık-dökük kelimeleri toplayıp bir sonraki gece için yama yapacaksınız. Ve bunları, tüm o kusmukları, -sıçradığı kadarını-, yalnızca buradakiler bilecek. Ve büyük ihtimal, buradakilerin çoğunluğu da algılayamayacak, anlayamayacak. Kimse anlayamaz zaten; yaşayan, hisseden bile tam anlayamıyor ve tam anlatamıyorken... Ama yine de, iyi ki kağıt -kalem-klavye; kahve-sigara var; hayali dostlar gibi... Şu da var ki; kırık-dökük de olsa, yamalı da olsa, kıyısından-köşesinden geçiyor da olsa -zihindeki o yanık hislerin- dökebilmek de ne büyük rahatlık; her şeyi gören, bilen, anlayan ama anlatamayan kekeme çocuk gibi çırpınanlar da var -sessizliğe gömülen-… İç sesini her nasıl olursa olsun harf harf kelimelere, cümlelere yama yapabilenlere gıpta edenlerden olmak da vardı -ben gibi-… Kendine sayıp-sövmek bunun adı, sonu da yok. Çünkü hiç kimse bilmeyecek, anlamayacak; siz de "belki" diye diye habire kusacaksınız...
Ya da, bir seçenek daha var; susacaksınız; sonsuza kadar...

   "Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur."
-Franz Kafka       

    Gecede yağmur, ve bir ben sokaklarda… Her köşe başında bir şarkı geçiyor içimden. Boyumu aşan cümleler kuruyorum bazen. Sanmayın, çok uzun falan da değilim hani ne kısa ne uzun. İkisinin arası, ortası. Geceye düşen bir yağmur damlası nasıl mahzun, nasıl suskun, nasıl yalnız eriyip gidiyorsa; öyle sessiz, öyle ıssız, öyle biçare kaldığım gecelerde döküyorum cümleleri. Oysa sessizlikte buluşur duygular ve tamamlar birbirini en saf, en gerçek haliyle... Sessizlik, kelimelerin yokluğu değildi bu yüzden; anlamların buluştuğu, o huzur denilen bilinmezlikti… En derin sevilerin en yüce hali...

    "..ve susmada bile sözler, yalvarmalar vardır..."
 -Montaigne                                                                                

Velhasıl söylenememiş her söz şiirlerde birikiyor.

İçine susan insanlarla doluydu sokaklar,
İçine susayana acı gelir adımlar.
Ve bir kuş,
Terk edilmiş bir evin,
Kırık penceresinden girip,
Savrulmuş bir defterin üzerine,
Etraftan bulduğu çer çöplerle,
Yavruları için yuva yapar.
Defterin üzerindeyse;
"İçime sustuklarım" yazar.





Özlem Ekici / LEVLA LAVİN

Levla da benim, Özlem de ama buralarda çoğunlukla Levla'nın izini sürüyoruz.

10 comments:

  1. "Her köşe başında bir şarkı geçiyor içimden",
    Harika bir yazı daha, derinliği büyük olan cümleleriniz çok duygulandırıyor beni. Kaleminize sağlık, efendim :)

    YanıtlaSil
  2. merhaba artık takipteyim sizi, bana da beklerim :))

    http://gezgiccift.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  3. Düşündürücü bir yazı olmuş. Güzel paylaşım teşekkür ederim....

    YanıtlaSil
  4. Kaleminize sağlık. :)

    Anlaşılmak için kelimelere sarılırız, unutmak için, unutulmak için, hatırlanmak için... Canımız sıkıldığında kum torbamız olur bazen sözcükler, bazen de tepesinden aşağıyı süzdüğümüz sarp tepelerimize çıkar söylediklerimiz. Satırlarımız son bulurken bile çınlamaya devam eder zihnimizin derinliklerinde düşüncelerimiz.

    YanıtlaSil
  5. Güzel bir iç dökme yazısı. Evet, yazdıklarınızı belki kimse anlamayacak, belki siz de anlaşılmak için yazmadınız zaten. Ömer Sevinçgül "Yazar Olmak İstiyorum" kitabının sonunda şöyle der: "Yağmur taşları eskitiyor, zaman yüzleri... Söylenmeyen her güzellik, kalp ağrısına dönüyor. Yazılmamış her şiir ölüm oluyor sonunda. Sen, kalemde sakladıklarını beyaz kâğıtlara anlamalısın." Belki seni anlatıyordu, kim bilir.
    Kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alıntının son kelimesi 'anlatmalısın' olacaktı. Nedir bu akıllı telefonların otomatik kelimelerinden çektiğimiz! :)

      Sil
    2. Şu yorumdan sonra dedim ki biraz olsun anlatabilmişim kendimi. Şu son cümle, belki de şu yazdığım yazının özeti gibiydi. Teşekkür ederim. :)

      Sil

**Yorumlar sayesinde görüşüyoruz, yorum yazmadan geçmeyin.
**Lütfen yorum kısmında link vermeyin, link içeren yorumlar yayınlanmıyor.
**Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Özlem Ekici, Personal Blogger Templates | Blog aa

Levla'nın Not Defteri - Kişisel Blog | Bütün Hakları Saklıdır | Copyright © | 2016 - 2024