Sözün kısası bu
aralar tükendim, ne yazıyorum ne de okuyorum. Bir süre bloga ara mı versem
diyorum ama vicdan izin vermiyor. Levla beni dürtüyor, hadi yaz bloga okusunlar
diyor; yatmaya devam ediyorum. Diyeceksiniz ki bu kız ne çok yattı, kalkmak
için bir sebep bulamıyorum ki oblomovluk kanıma işledi. Öylesine yazıyorum
yine. Boş sözler belki ama anlaşılmak için yazmadığımı daha önceden de
demiştim. Anlatmış olmak için yazıp boşaltıyorum içimi.
Duvar da çözüm
bulamadı bana, ne oblomov oldun sen böyle diyorum; yatmaya devam ediiyorum.
Sonuç mu ben de bilmiyorum, duvar da bilmiyor. Sanırım kimse bilmiyor.
Oblomovluk kanıma işledi okurken, sen nasıl kitapsın yahu?
Dergilere yazılarımı
atıyorum ama hep daha önceki yazılar, yeni yazılar yok; yatıyorum çünkü. Oraya
buraya karalıyorum, yatıyorum. Duvara resim bile çizdim ama yatıyordum. Duvar
soğuktu, yatıyordum. Oblomov sabahtan akşama kadar yatıyordu, yatıyordum ben
de. Düşünüyordum, yatmaya devam ediyorum. Yazıyorum, hala yatıyorum.
Ve nihayet son.
Levla'dan Not: Atalet Dizinine bakmak için tık>
Neydi, neydi şu kelime diye epeyce düşünüp bir türlü hatırlayamayıp sonunda peşini bıraktığım kelimeyi buldum; yaşasııııın! "Oblomov" teşekkür ederim size. Bir radyo proğramında bir kaç yazarın Oblomov ve Oblomov'luk hakkında şaka dolu sohbetlerini hatırladım bu arada.
YanıtlaSilOblomov olan biri olaraktan teşekkür ederim Halil Bey.
SilBu ben miyim ya anlamadım? Böyle bir durumda olduğumu saklarım normalde ama okurken kendimi ifşa etmişim gibi hissettim. Bu arada merhaba, Blog Keşif Etkinliği'nden buldum sizi. Yazılarınız artık göz altındadır haberiniz olsun :) Biraz geçmişinize bakıp, geleceğinizi bekliyor olacağım; sevgiler!
YanıtlaSilHepimiz bir parça oblomovuz aslında :) Hoş geldin dünyama :) Kucak dolusu sevgiler :)))
Sil