Merhaba, podcastimizin ikinci bölümü yayında. Bu kez Emre ile öykü ve roman üzerine konuştuk.
23 Ocak 2023 Pazartesi
12 Ocak 2023 Perşembe
Bi'şeyler: 5 Sanatçı 5 Sergi "Müdahil"
İlk olarak bizi yağlı boya ve akrilik çalışmalarıyla Nadir Baylan karşılıyor. Göç Yolları adını verdiği bu sergide bizi mavinin güzel tonları eşlik ediyor. Göç Yolları, kimlik sorgulamalarının varoluşcu toplumsal yönüne dikkat çekiyor. Yakın zamanda yaşadığımız pandemi ile birlikte insanların kendi içine yolculuğunu düşündüğümüzde kaçma isteği duyan bizlerin çocuksu yönlerinin dışa vurumu gibi.
4 Ocak 2023 Çarşamba
Bi'şeyler #4 : Ölmeye Yatmak
Hayatın beni sürüklediği anlardan birini daha geride bıraktım. Bu sürüklenişler beni mutlu eden anlar gibi, ben iyiyim, iyi olmaya gayret ediyorum. Ölümü düşünüyorum, ölmeye yatmayı kabullenemeyen yanım sızlıyor. Yaşam bu kadar kavramamıştı beni, şimdi kendime bile yabancı hissediyorum. Keşkelerim var ve biriktiği yerlerden yakalıyorlar beni, yaşayamıyorum.
İnsanlara bakıyorum, yine aynı köşemden izliyorum onları, yaşamaya korkak ruhum sessiz sessiz ağlıyor. Biraz daha, biraz daha diyor Levla. Az kaldı, bitecek bazı umutlar ve acılar. Bu biraz hüzünlü bir yazı olacak dostum. Ölmeye yatan yanlarımı diriltecek kadar acı duyumsuyorum. Bu acı bitecek ama nasıl? Bu ömür son bulacak ama nasıl?
İlgi çekici geliyor kulağa, son bir kez daha yaşama fikri. Geç kalmışlık hissi duymuyorum annem gibi, bir şeyler oldu ama olmadan yetişmişim diyorum usulca. Biraz daha sabret, dinecek tüm acılar. Bitecek kurulan düşler. Yıkılan hayaller tekrar filizlenecek. Umut topluyorum haneme, elde var bir!
Biten düşlere, yıkılan duvarlara, kurulan keşkelere ant olsun ki iyi yaşadım. Mutlu hissediyorum, iyi değilim ama huzura teslim oluyorum. Bi'şeyler eksik, bi'şeyler yoksun, bi'şeyler başka şeyler...
Dans edelim mi yağmurda? Bu çalan şarkı ruhuma dokunuyor. Elimi tutan sen misin? Gidelim mi bulutlara? İnan ki sevdim ben bu hayatı, tüm olumsuzluklarına rağmen. Bitti mi?
20 Aralık 2022 Salı
Ataletim Tavan, Beni Üzmeyin Lan
Bilindiği üzere kış depresyonuma girmiş bulunuyorum. İçimde anonim hasret rüzgarları ve konusuz mutsuzluklar baş gösteriyor. Bugün yine bir "Neden uyandım ya ben?" sabahına gözümü açtım. Ardından tüm miskinliğimi yorganıma sarılarak sevdim, kabullenmem kolay olunca hemen gözlerimi açtım. Böyle yatarak daha fazla gün geçiremem diyerek kahve için mutfağa yol aldım. Sigarasız günler geçiriyorum ve inanın bu oldukça kolay geçmiyor, kahve suyum fokurdaya dursun ben bir çift laf edeyim diyerek aynaya koştum. Baktım, uzunca süzdüm. Burnumun altındaki benin üzerinde gezen parmaklarıma baktım. Yanaklarımda beliren gülme çizgilerine dokundum. Yorgun ve kırmızı gözlerimin ardına bakarcasına inceledim kirpiklerimi. Hayat çok garip!
2 Aralık 2022 Cuma
Bi'şeyler #3: Adsız Duygular Ediniyorum
Hangi Parçama Hangi Eşsin?
sığ bir deniz uzanıyordu içimde
Solan çiçeklerimin üzerinde bir kül
Savrukluğu tüm cihana dair
Bir gece bir kıvılcım düştü göğüme
O parıltıya koştum önce
Parıltı büyüdü, aydınlattı tüm göğü
Bir çiçek tomurcuklandı dalımda, sen gelince
Sonra bir ormana umut oldun gönlümde
Duvarlarımda sarmaşıklar, çiçekler rengarenk
Bir ses titretiyor dalları inceden,
aşkın en berrak tonu bu göldeki
kimse bakmadı sen gibi bana
kimse uzanmadı ellerime, yaralarıma
parmak uçların kırmaktan korkarcasına tenimde beliren minik kıvılcımlar gibi
bir koku duydum, boynunun en saklı köşesinde
göğsünün inip kalkışlarına ilmekledim nefesimi
bir güvercinin göğsünde geldim kondum sana
kollarının arasına yerim dedim, sığındım
güldüğünde oluşan çukurlara bıraktım gülüşlerimi
sevdim, belki de tek yapabildiğim buydu
bazen kayıp parçalarını ararmış insanlar
ben aramazdım, bu kadar parçama hangi eş
Nereden, nasıl olsun da gelip yerleşsin tam ortasına
Olabilirmiş, rüya değilmiş bu masallarda anlatılan
İnsan şaşar kalırmış öylece
Solan çiçekleri döker, yeni tomurcuklar ekermiş
Kopan dallar yeni sürgünler verirmiş
En sığ denizler dağılır, kurulurmuş yemyeşil ormanlar
İçi titrermiş bir çift dudaktan çıkan bir sedaya
Yürekten yüreğe usul usul çizilirmiş o yol
Bir çift el en güçlü yapabilirmiş seni
O içine düşüp durduğun kuyuyu kapatıp en mavi resmi çizermişsin oraya
En çok da severmiş bir insan, böylesine, delicesine
İlmeklediğim nefesimi tuttuğum yerden dokudum hayallerimi
Kokun, nefes, eller ve bir parça yürek sızım
Hepsi de eksik parçaları ruhumun
Tam orta yerinde, yerlerinde.
19 Kasım 2022 Cumartesi
Bi'şeyler #2: Evrensel Tabu
Merhabalar, geçtiğimiz hafta sonunda gittiğimiz bir sergiden sonra nedense bu konuda konuşmak istediğimi fark ettim. Tabu adında Çankaya Belediyesi bünyesinde Serdar Yörük'ün küratörlüğünde bir sergide düştüm bu fikirler havuzuna. Tabu, insan davranışlarının belli alanları ya da belli normlarla ilişkili olarak kutsal veya dokunulmaz olarak tanımlanmış oldukça güçlü sosyal yasaklara denir. Ben demedim, Vikinin yalancısıyım. :) Bazı tabular geçici, belli dönemler içinken bazıları süreklidir. Bazı kozmik ya da kutsal sayılan bölgeler, kimsenin yaklaşmaya cesaret edemediği yerler, bazı mezarlar gibidir. Toplumsal olarak tabuları olan bir milletiz, tabuların bu kadar geçmişimizden beri var olagelmesi benim hep ilgimi çekmiştir.
Vikide de gördüğüm bir paragrafı aktarmak ve bunun üzerine düşünmenizi istiyorum.
Evrensel bir tabu yoktur ancak tabu mekanizması her zaman aynıdır. Bazı nesneler, kişiler ya da bölgeler tamamen farklı bir ontolojik sisteme dahil olurlar ve bunlara dokunmak ontolojik düzlemde ölümcül sonuçlar doğuracak bir kırılmaya neden olur.
Okuduktan sonra "Nasıl ya? Evrensel bir tabu yok mu cidden?" dediğimi duydunuz herhalde. Sergide de bu dikkatimi çekmişti. Evet toplum gereği birçok tabumuz var, birçok toplumda birçok ortak tabular var, kişisel olarak da insanların tabuları olabilir. Peki evrensel bir tabudan neden söz edemiyoruz?
Bazı tabu örnekleri kaygı ve uzaklaşma yaratan, tuhaf, uğursuz, gizemli olanların normal olanlardan ayrılarak tabu haline getirildiğini gösteriyor. Küçüklüğümden hatırladığım bir anı canlanıyor zihnimde, inanması güç ama çevresinden dolaşmak şöyle dursun gözlerimizi dikip bakmanın bile uğursuzluk getireceği atfedilen bir mezar vardı. Çok garipserdim, bakmak istediğimde gözlerimi kapatan elleriyle annemin bana kızması hala hatırımdadır. Bu mezara, kişiye ya da davranışlara bir aşağılanma değil elbette, tersine bir değer atfediliyor.
Kutsal yasaklar, Türk halk kültüründe "Koruğ" sözcüğü ile karşılanıyormuş. Bu kelime "Kor" sözcüğünden türemiş ve korumak fiilinden gelmektedir. Türk halk inancında, Şamanizmde ve mitolojide sık sık rastlanan bu yasaklara Koru veya Korı da denir. Yapılması, dokunulması, gidilmesi, söylenmesi dinsel veya metafizik içerikli bir sonuca bağlanmış olan yasaklardır.
Size biraz da sergiden bahsetmek isterim. Sergide elbette aklımıza ilk gelen tabu örneklerini haliyle bulabildik. Çıplaklık, esaret, zıtlıklar vb. durumlar için yapılan eserler bir hayli güzeldi. Beklendiği şekilde kuş motifleri ve bağlanmışlık (bağnazlık) durumlarına örnek eserler de fazlacaydı. Bir de böyle beni çok etkileyen şaşırtan eserler vardı ki size onları tabi ki göstereceğim.
"Aile Putsaldır" adlı bu çalışma sergide en çok etkilendiğim eserdi sanırım. Bir aile içinde bile tabulardan söz edebiliyoruz. İnsanın olduğu her yerde tabu var demek geliyor içimden.